8 Ocak 2017 Pazar

Bu Memleket Bizim




Bu memleket bizim

Eski yaşamlar ne güzeldi..
Her mahallenin bir bakkalı, bir kasabı, terzisi, yoğurtçusu olurdu.
“Iki ekmek bir süt; Ahmet Efendi “diye sepet sallayan Ayşe Teyze’miz..(Gazete kırsal kesimlerde ancak akşama yetişirdi)

Demirinden tekstiline, camından porselenine üreten  nice fabrikalarımız vardı..1961 Yılında Devrim arabası bile yapmıştı mühendislerimiz.

 Sendikalarımız  -Hakiki! idi ,  işçilerin emeği ve hakları  için mücadele edilirdi.İş güvencesi vardı..Şimdi artık mülakatla işçi alma ve sözleşmeli işçilik zamanı. İş kazalarında ;Avrupa'da birinci, dünyanın  üçüncü ülkesi olmuştuk.

Eskiden kazandığımız paramızda çok kıymetliydi. Kazandığımız  paranın bir kısmını mutlaka ailemize verirdik, veya bir kardeşimizi okuturduk.
Eski türk filmlerinde bir aşk vardı, tertemiz.

Tarık Akan’lar,  Nazım Hikmet’ler,Uğur Mumcu’lar, Halide Edip Adıvar’lar, Sabahattin Ali’ler.Onlar bizim  Aydınlanma fenerlerimizdi!
Önce Liberal ekonomi ile tanıştırıldık.Küreselleşme denildi. Kapitalist sistem her geçen gün kılcal damar gibi vücudumuzu sarıyordu..

Artık güverteli vapura binemeyecektik; güvercine simit atamayacaktık.
Oturacak bir bankımız olmayacaktı, yeşil alan  parkların yerine yükselen  rezidanslar, kuleler alacaktı. Lüx otomobillerle bir yakadan öbür yakaya 1 veya 2 kişi ile 5 tl’lik ithal benzin  ile geçip, havayı egzozunla kirletip, küresel ısınmaya birazda senin katkın olacaktı. Alaskada buzlar eriyor, Kutup Ayıları boğularak ölüyordu!
Küçücük  evler  önce bi  trend oldu, suşi moda oldu  ; 40 M2’lik evlere  sığıştırıldık, 3 -5 çocuk muhabbeti, kazanıyorum ; çocukta yaparım, kariyerde denildi.Sonra kadınların çalışma saatlerinin her geçen gün azaltıldığı “ yasalar” çıkarıldı.Kadının yeri ev ve kocasının yanı olacaktı.Yerli dizilerde tektipleşmenin ustaca işlendiği  lüks havuzlu villalı yaşam tarzları ile  sanal zenginlik hayal dünyası oluşturuldu.O dönem doğan çocuklara dizi karakterlerinin ismi takılacaktı.
Neyse büyüklerimiz buyurdu,  çağıda atlamıştık, o güzelim Cumhuriyet kazanımları olan  herşey bir bir tüketilmişti.Tren yollarının rayları söküldü,

yeni köprüler, yollar, kavşak açılışları yapıldı  ve tarihi Haydarpaşa Garı yakılmıştı! Sıra denizi doldurmaya gelmişti..

Sanatta bitirilmişti .Daha fazla bina, daha fazla insan. İstanbul’a göçü önlemek gibi bir tasa yoktu.
Artık ekonomiyi inşaat sektörü  yönetecekti.Ülke olarak üretim kelimesinin anlamını unutmuştuk.
 

İnsanlığımızda bitmişti.Dünyada ve Türkiye’de ölüm çok ucuzlamıştı..

Derelerde Hes’ ler kuruluyordu.Oysa geleceğin savaşı “Su “ değilmiydi?
Arkeolojik sit alanları yok edilirken , çıkan kültür miras ve medeniyetlerimizle ilgili Alman ve İngiliz müzeleri ile  gurur duyacaktık.
Küba’da Atatürk büstünün yanında fotoğraf çektirecektik.

Tarımda bitirilmişti.GDO’ lu mısırla tanıştırıldık. Kanserojen boyalı Çin tekstili gardoroplarımızın baş tacı oldu.Kanser istatistikleri !!!
Bitmedi…

4+4+4 Eğitim sistemi ile yaz boza dönüştürülen Türkiye ; 38 OECD üyesi ülke arasında Eğitimde 35.sırada yerini  almıştı.Selam olsun Köy Enstitüsü eğitim sistemine..

·         2050 Yılına kadar bir milyon canlı türünün yok olması mümkün, bu gidişle…

·         Afrika’da insanlar hala 1 damla suya muhtaç...

·         BM Gıda raporuna göre temel gıda fiyatları bu denli hızlı yükselirse 100 Milyon kişi açlıktan ölecek..


Nazım'ın bu memleket bizim şiiri ile yeni bir dönüşüm yolculuğuna , el ele, gönül gönüle, aklimızla,  fikrimizle, kalemimizle,sanatımızla, sevdamızla, inancımızla, yeteneklerimizle, varlıklarımızla;  çevre, bilinç, ve duyarlılığımızı geliştirmek ,daha çok okumak, yaşam kalitemizi iyileştirmek ve tabiki eğitimi tekrar baştacı yaparak  ; büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyet İlkeleri ve Nutuk'u rehper edinip "Bu ülke"bizim diye haykıralım.

 

Dört Nala gelip uzak ASYA’dan
Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan

Bu memleket bizim



Bilekler kan içinde

Dişler kenetli

Ayaklar çıplak

Ve ipek bir halıya benzeyen toprak

Bu cehennem, bu cennet bizim


Kapansın el kapıları
Bir  daha açılmasın
Yok edin insanın insana kulluğunu
Bu davet bizim
 Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim…
N.Hikmet Ran
 
Sevgi, Hoşgörü ve Barış duygularımla...Mutlu bir Türkiye'ye..
İstanbul-15.12.2016
Songül Ümit Koşar
Not:Fotoğrafların tamamı  bana aittir.