19.04.2016
UMUDA YOLCULUK..
Hepimiz 2 yaşındaki Aylan Bebeği hatırlıyoruz değilmi.
İç savaşın sürdüğü Suriye'den kaçak yollarla Avrupa'ya gitmeye çalışırken ailesiyle birlikte bindikleri botun alabora olması sonucu ölen 2 yaşındaki Aylan bebeğin hazin sonu..
Aylan bebeğin ölüm şekli ; ne ilk oldu nede son oldu..
Ama göç krizini tüm dramatik yönleriyle yansıtan bir simge oldu bütün dünya için... Dünyayı yasa boğan kıyıya vurmuş o fotoğraf, dünya manşetlerinde yer aldı .
Fotoğraf yılın basın fotoğrafı seçildi..
Nitekim dünya onun sayesinde mülteci sorununun biraz ciddiyetini anladı.
Avrupa onun sayesinde meseleyi tartışmaya, çözüm aramaya biraz başladı.
Ne yazık ki pek çok ülkenin sınırları hâlâ Aylan’lara kapalı ve hâlâ Ege’de ve Akdeniz’de, yeni Aylan trajedileri yaşanıyor.
Ve ne hazindir ki Aylan büyüyüp yaşamında dünyada alkış toplayacak bir şey yaptığı için değil, henüz bebek iken Ege sularında trajik şekilde can vermesi ile bir sembol oluşturturdu...
Çağımızın kanayan yarası olan "umudu yolculuk" denen şey "ölüme yolculuk..a dönüştü.
Kah tel örgüleri aşmak isteyenler, kah ölümüne botlarla Avrupa'ya açılanlar, kah kapalı kasa kamyonlara 30-40 li balık istifli havasızlıktan ölen insanlar, kah sokakta yatanlar, kah çok az ücretle sigortasız çalıştırılanlar, kah sokakta dilendirilen ayakları çıplak bebeler, çocuklar..Suriyeli üniversiteli gençler ve dahası...
Ellerinde küçük çocuklarla anneler, hayatın yükü altında yüzü kırışmış babalar, gelinlik -damatlık hayalini kuramamış, eğitimlerini tamamlayamamış gencecik kızlar , erkekler..yaşlı genç tüm insanlar..
Savaştan kaçıp, umut dedikleri bu yolculuktan birçoğunun hayali biterken, bir çoğuda ülke ülke gezip güzel bir yaşam derdine düştüler...
Bu acılı insanlar bilmedikleri bir ülkede bilmedikleri bir dilde yaşamaya çalışmaları onlar için ayrı bir zulüm oldu..
Pazarda çarşıda komşuluk ettiğimiz ama tencereleri bizim gibi kaynamayan, gökyüzüne bizim gibi bakamayan,bizim gibi kendini ifade edemeyen, bizim gibi anayurdunda olmayıp vatansızlıktan üşüyen mülteciler onlar..
Belkide hiçbirzaman anayurdundan; evinin pencerisinden izlediği güneşin doğuşunu bir daha izleyemeyecek..
Peki insanlar neden yurtlarını terketmek zorunda kalıyor, kim bu kaosun sorumlusu, sorumluları..
Tabiki Kapitalizmin yarattığı savaş...
Milyonlarca insanı; çıkarları uğruna canından etmeki evsiz barksız bırakmak, çaresiz bırakmak, doğdukları topraklarından göç etmek zorunda kalan mülteciler ölümü göze alarak umut yolculuğuna çıkıyorlar..
İnsan tacirlerinin kurbanı oluyorlar..
Bir mülteci çocuğun gözü ile balığını nasıl göç esnasında taşıdığı ile ilgili çok güzel bir kitap yazılmış. Balığı yaşatmak için kendi suyunu paylaşmış, sınırdan geçerken balığı ağzına atıp sınırdan geçirmiş..
Yeniden bir yaşam biçimi üretmemiz lazım.Tüketici toplumu oldukça bu savaş hep devam edecek, bu vahşet hep devam edecek.Onun için toplum olarak ; hem mülticilere daha insani olarak davranıp, empati ile yaklaşmamız gerekiyor, hemde türetici bir topluma yönelmemiz gerekiyor.
Birbirimizle dayanışmak ve tanımaya ihtiyacımız var.
İnsanlığımızı unutmamamız gerekiyor.
Belki bir gün deniz kıyısına vurmuş Aylan Bebeğe sebep olan insan veya insanlık " barbar" olarak tüm dünyaya sergilenecek şekilde bir müze inşa edilir ve bu vesile ile tüm savaşlara lanet okunulur.
Songül Kosar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder