05.04.2016
GEÇMİŞ ZAMAN
OLURKİ...
Geçmişe bir
yolculuk yapalım...
En son ne
zaman keyifli bir yemek yedik, ne zaman kahkaha attık, temiz hava soluduk,
kırlarda koştuk, sahip olduklarımızla yetindik ve daha fazlasını
istemedik...Değerlerimiz, geleneklerimiz ve küçük mutluluklarımız ..ve neleri
hızlıca tükettik..yüzlerce soru sorabiliriz kendimize..Kendi çocukluk dönemim olan 1970-1980 döneminden; kısaca yaşadıklarımdan bahsetmek istiyorum..
Teknoloji; beni hem çok heyecanlandırıyor , hemde çok
hızlı tüketildiğinde beni ürküten bir
kavram...
Babam; teknolojiyi takip etmeyi ve herzaman yeni
çıkan ilk elektronik eşyayı hemen almayı çok severdi...Bu anlamda teknolojiyi
çocukluğumda iyi takip ettiğimi düşünüyorum.
Eve ilk
radyonun geldiği günü hatırlarım.Bal rengi, çok güzel bir dış ahşap kutusu
vardı.
Akşam
ajanslarını dinlemek için aile büyükleri evin salonunda buluşur, sessizlik
olsun diye bizleride odaya gönderip , ajans sonrasında hararetli memleket
meseleleri tartışılırdı.
Ben ve
ablamlar; tiyatro tadında , skeçleri, piyesleri ve oyunları arkası yarın programında
takip ederdik..heyecanla ertesi günün gelmesini bekler, bazen aramızda yorumlar
yapardık..Oyunları seslendirenlerin ses tonu ve diksiyonları ne kadar şahane ve
ne kadar sanatları takdire değerdi..
Sonra pop
müzik ve yabancı müzik ile yine radyoda tanışmıştık.
Aynı zamanda
evde pikap ve plaklarımız vardı.Hatırladıklarım; Beyaz kelebekler, Ajda Pekkan
ve yabancı plaklar.Yeşil halılı odamızda
plak çalıp ablamların dansını ettiği anları hala hatırlarım...
Sonra babam
ilk siyah beyaz televizonumuzu aldı.İlk önce
Rus kanallarında buz patenini
izlerdik.
Nerdeyse
Rusça'yı ailece sökmüştük.
Sonra TRT
paket programı başladı.İlk türk televizyonu idi.Çok mutlu olmuştuk.Çocuk programları,
açık oturumlar, ve diziler hepsi çok
kaliteli ve damak tadındaydı.Erovizyon şarki yarışması; evde büyük bir keyifle kuruyemişler , çaylar
eşliğinde izlenirdi..
Kırmızı
bayrağımız altında dalgalanan Anıtkabir
ve Atatürk imgesi ile istiklal marşlı kapanış milli
değerlerimiz anlamında anlam
yüklüydü.Sonra koşa koşa yatağa giderdik.
Benim
çocukluğumda ne okul servisi vardı nede çeteler..
Okullar; eve
çokda yakın olmayabiliyordu.Okulumuza
hep yürüyerek giderdik. Ailemlerin
beni okula götürdüğünü hiç
hatırlamam.Güvenlik gibi bir sorun
yoktu.
Çocuklarla sokaklarda geç saatlere kadar çok güvenl bir
şekilde oyun oynardık.Sokak oyunlarımız olarak, saklambaç, top oyunları-istop,
kiremit oyunlar, ip atlardık, ve ipleri gerip kibrit kutusu ile telefonculuk oynardık,
ve taş oyunları.İlkokulda bez bebeklerimi kendim dikerdim.Dışardan hiç oyuncağım
olmamıştır.Ama barbi bebeklerden çok daha anlamlı idi.Mısır püsküllerinden
bebeğime saç yapardım.
Bayramlar
ayrı bir lezzetti.Bayram öncesi mutlaka yeni elbise dikilir, varsa ihtiyaç
pabuçlar alınıp; bayram sabahı en güzel kıyafetlerimizi giyip, aile
büyüklerinin elini öper, bayramı doyasıya yaşardık.
Milli
bayramlarda, mutlaka okul etkinliğinde roller alır, ailelerimiz gösterileri
büyük keyifle izlerlerdi.
Tüm halk
panayır havasında o gösteriler için köylerden , mahallerden merkeze gelirlerdi..
Ramazanlarda
ayrı keyifti..Tüm aile yemek saatinde buluşur, sahura kalkmak için anneme bin
bir laf dökerdim..ikna etmeye çalışırdım.Gece yenilen baklavalar uyku arasında
ne kadar çok lezzetliydi..
Köyde ilk
zamanlar elektriğimiz yoktu.Köydede kocaman kütüphanemiz vardı.
Dersten önce
kitap okumak biraz yasak olsada gaz lambası ışıgında yatağın içinde ders kitabının içinde kitap
okumak herhalde hiç birzaman o kadar keyif alabildiğimiz bir an yoktur..
O zamanlar
köyümüzde çay , sebze , meyveler yetiştirirdik.Salatalığın domatesin kokusu,
kirazın tadı hala damağımdadır.Sonra maalesef beyaz zehir ile tanıştırıldı ve
tüm bitkiler amerikan gübreleri ile kimyasallaştırıldı, sonrasında dahada ileri
gidilerek genleri ile oynandı...
Bugüne
baktığımızda; akıllı telefonlar, tabletler, çocukların sahip olduğu ve 1 sn
bile mutlu olamadığı binlerce barbi bebekler..oyuncaklar.. ucuz çin kiyafetler,
oyuncaklar..gdo’lu gıdalar, kesilen ağaçlar, ..üzerimize kusan binalar,
çıldırtan trafik...Hepsi sanki evreni ve insanlığı yok etmek için anlaşmış bir
düzen..
Kısaca
çocukluğumda bahsettiğim küçük mutluluklar gibi görünsede onlar bence gerçek
mutluluk ve lezzetlerdi.. .
Biz bunları
çok hızla tükettik...
Dünya ,bizler
bu değerlerimizi, tükettiklerimizin farkına geç de olsa varmaya başladık.. Hiç birşeyden
mutlu olamadığımızı geçde olsa anlamaya başladık...Bunu farkettiğimiz an, geri
dönüşün başlangıcıdır..
Ben ümidimi kaybetmek istemiyorum , tekrar geçmiş zamana
dönüp ;eski değerlere dönüş yolculuğu başlayacaktırr...
Songül Ümit Koşar05.04.2016
2 yorum:
Teşekkürler. Bizde eskiye döndük.
Özlemlere döndük.kolay gelsin.
Teşekkürler yorumunuz için.
Yorum Gönder